28 Mayıs 2013 Salı

O AN : PROMETHEUS (Ridley Scott, ABD, 2012, Bilim-Kurgu) ile BLADE RUNNER (Ridley Scott, ABD, 1982, Bilim-Kurgu) Arasındaki Münasebet


Artık bir bilim-kurgu klasiği olan, hatta klasik olmanın da ötesinde bir “kült” filme dönüşen 1982 tarihli ve Ridley Scott tarafından yönetilen “Blade Runner/ Bıçak Sırtı”nı artık bilmeyen yoktur sanırız. Özellikle yarattığı karanlık Los Angeles atmosferiyle de Kara Film türünün en sağlam örnekleri arasına sokulan film, tekno-futuristik özellikleriyle de Punk türüne sokulmaktadır. Taşıdığı türler arası bu niteliğiyle de 1982’den sonra yapılmış bütün bilim-kurgu filmlerinde kendisinden az/çok bir esinti görmek mümkündür. Konumuz bu film olmadığından kısaca filmde genetik mühendisliğinin ulaştığı son noktada artık “Replikant/Kopya” adı verilen, bütün organları laboratuarlarda gen teknolojisiyle üretilmiş biyolojik robotlar üretilmekte ve bunlara yapay anılar yüklenmektedir. Öyle ki replikantları normal insanlardan ayırmak neredeyse imkansızdır ve sadece özel bir test sayesinde normal insanlardan ayırt edilebilmektedirler. Yabancı gezegenlerde köle gibi çalıştırılmaktan bıkan replikantların çıkardığı isyan sırasında beş replikant gezegenden kaçarak dünyaya gelirler ve ortaya çıkmaya başlayan ölüm belirtilerine (replikantların sınırlı bir ömrü vardır) bir çare bulması için onları yaratan şirket TYRELL’ın sahibi Dr. Eldon Tyrell’a ulaşmaya çalışırlar. Ancak bu sırada da peşlerine filmin ünlü kahramanı Blade Runner (replikantları yakalamakla görevli polis birimi- Bıçak Koşucusu) Deckard onların peşine düşer.
1982 tarihli bu film 2019 yılında geçmektedir ve yönetmen Ridley Scott 2012 yılında çektiği ve 2093 yılında geçen Alien serisi prequel’ı Prometheus’ta Blade Runner’a ufak bir gönderme yapmaktadır. Ancak bu öyle bir göndermedir ki neredeyse iki filmi veya iki filmin evrenini organik olarak birbirine bağlamaktadır; ama bu detayın sinemalarda izlediğimiz versiyonda değil de İngiltere’de satışa çıkan Blue-ray, DVD ve özel baskı Steelbook (çelik kutulu)  versiyonların bonuslarında görülebildiğini de ekleyelim. Aşağıda göreceğiniz ekran görüntüsü bu bonuslardan alınma, elbette biz bu DVD ve Blue-ray versiyonlarını göremediğimizden kaynaklarda belirtilen sitelerin yalancısıyız. Ufak da olsa bunun bir Alien veya Blade Runner fanatiğinin işi olma olasılığına rağmen, hiç kimsenin bunu destekleyecek bir kanıt sunmadığını da belirtelim internet forumlarında. Kim bilir belki bunun olma olasılığı bizim gibi onların da hoşuna gitmiştir!
"A mentor and long-departed compeitor once told me that it was time to put away childish things and abandon my “toys.” He encouraged me to come work for him and together we would take over the world and become the new Gods. That’s how he ran his corporation, like a God on top of a pyramid overlooking a city of angels. Of course, he chose to replicate the power of creation in an unoriginal way, but simply copying God. And look how that turned out for the poor bastard. Literally blew up in the old man’s face. I always suggested he stick with simple robotics instead of those genetic abominations he enslaved and sold off-world, although his idea to implant them with false memories was, well…”amusing,” is how I would put it politely."

Evet, yukarıdaki ekran görüntüsü ve bu görüntüdeki metin, Prometheus'un söz konusu versiyonlarından alınmaymış. Eğer resimdeki 4. ve 5. satırlara bakacak olursanız aynen şunun yazdığını göreceksiniz: "That's how he ran his corporation, like a God on top of a pyramid overlooking a city of angels. Of course, he chose to replicate the power of creation in unoriginal way, by simply copying God." . Prometheus'ta insanların başka gezegenlere gitmeleri için sponsor olan ve android insanlar (sibernetik robotlar) üreten şirketin sahibi Peter Weyland bu satırlarda, akıl hocası ve uzun süreli rakibi olan bir adamın "bir tanrı gibi, melekler şehrini (Los Angeles) tepeden gören bir piramitte şirketini yönettiğini" söylemekte ve onun "basitçe tanrıyı taklit ederek, yaratılışın gücünü orjinal olmayan bir şekilde kopyalamayı seçtiğini" belirtmektedir. Weyland robotic ürünler yapmayı tercih ederken (Alien serisindeki ve Prometheus'daki androidleri hatırlayın), bu adam sahte anılar yerleştirdiği genetik gariplikler yaratmayı seçmiştir. Burada "melekler şehrini yani Los Angeles'ı" seyreden "bir piramitte" yaşayan bu adam aslında Blade Runner'daki replikantların yaratıcısı dev şirket TYRELL'ın sahibi Dr. Eldon Tyrell'dan başkası değildir.  
Blade Runner'da Dr. Eldon Tyrell'ın yaşadığı ve aynı zamanda şirketi de olan piramit.
Eğer Peter Weyland'ın 2093 yılında geçen Prometheus'daki yüz yaşını devirmiş halini göz önüne alırsak, 2019 yılında veya daha önce Dr. Eldon Tyrell'la birlikte çalışmış olabileceğini ve daha sonra birbirlerine rakip olduklarını düşünmemize engel hiçbir şey bulunmamaktadır. Hatta Prometheus filminin internet sitesi Project Prometheus'da yer alan "Peter Weyland's 2023 Ted Talk" isimli video P. Weyland'ı karşımıza 30'lu yaşların başında çıkartırken, 2023 yılında P. Weyland'ın çoktan "robotic" üretimlere el atıp ölümsüzlüğün sırrını keşfetme çalışmalarına başlamış olduğunu göstermektedir.
Peter Weyland (2023) ve Dr. Eldon Tyrell (2019).
Yalancısı Olduğumuz Kaynaklar:
4. http://popwatch.ew.com/2012/10/09/prometheus-dvd-blade-runner-ridley-scott/

26 Mayıs 2013 Pazar

HASTA LA VISTA aka. COME AS YOU ARE/ Hoşçakal, Geoffrey Enthoven, Belçika, 2011, Dram, Komedi

Tür olarak başlıkta belirttiğimiz "dram ve komedi" tabirleri sizi şaşırtıp, "bir film hem dram hem de komedi nasıl olur" demenize neden olabilir! Ancak film dramatik yapısını üç kahramanının fiziksel durumlarından alırken komedi unsurunu da yaşadıkları maceralara yaklaşımları vermekte, tıpkı daha önce tanıtımını yaptığımız Intoucables/Can Dostum filminde olduğu gibi (ancak hemen belirtelim 'Intoucables/ Can Dostum'da ağzımızda sürekli ne idüğü belirsiz bir gülümseme varken, 'Hasta La Vista/ Hoşçakal'da durum öyle değil. Burada yeri geldikçe gülümsüyor yeri geldikçe de hüzünleniyoruz, ki finali itibariyle de Can Dostum'dan ayrılıyor Hoşçakal).
'Hasta La Vista/ Hoşçakal' üçü de fiziksel engele sahip 20'li yaşlardaki üç arkadaşın Belçika'dan İspanya'ya (yaklaşık 1500 km.) bir "şarap turu" düzenlemelerini anlatıyor. Böylece gittikleri her ülkede oranın ünlü şaraplarının tadına bakacaklardır. Tabii bu gezi için ailelerine söyledikleri sebeplerden 'bir tanesi'dir. Asıl amaçları bundan çok farklıdır. Kahramanlarımızdan Josef kördür ve bir baston sayesinde yürüyebilmektedir, tekerlekli sandalyeye mahkum Philip'in (ne rastlantı ki 'Intoucables/ Can Dostum'un hayatını tekerlekli sandalyede sürdüren kahramanının adı da Philip'tir) boyundan aşağısı felç ve Lars'ın da beynindeki tümör nedeniyle belden aşağısı felçlidir. Bu üç arkadaşın bir başka ortak özellikleri de henüz bakir olmalarıdır ve İspanya'ya gitmek istemelerinin asıl nedeni de budur. Başta aileleri bu geziye izin verse de, sonradan Lars'ın ailesi doktorunun böyle bir geziyi onaylamamasını bahane ederek Lars'a izin vermezler. Ama tek başlarına da böyle bir yolculuğa çıkabileceklerini göstermek ve dahası tek başlarına yaşayabileceklerini kanıtlamak için arkadaşları Lars'ı kaçırırlar ve tuttukları kadın hemşire Claude'un kullandığı minibüsle İspanya'ya doğru yola çıkarlar...
Aslında engelleri nedeniyle çok fazla yaşayacaklarını düşünmeyen bu üç arkadaşın asıl hedefi bakir olarak ölmemektir. Bu nedenle İspanya'ya bir "Brothel" yani bir çeşir yasal seks turizmi düzenlemeye karar verirler; son durakları İspanya'da gidecekleri yer, bu iş için açılmış bir genelevdir. Elbette filmin sonunda amaçlarına ulaşırlar ve bu sahne bize üçünün de özürlerinden kurtulup özgürleştiği, beyazlara büründükleri yine beyaz ışıklara boğulmuş bir dünya (cennet) biçiminde verilir. Ama çoğu filmde olduğu gibi burada da önemli olan kahramanlarımızın yolculuğudur, besledikleri arkadaşlık duyguları ve en önemlisi de birbirlerinin eksiklerini/ engellerini ve özürlerini kapatacak şekilde hareket etmeyi öğrenmiş olmalarıdır. Lars ve Philip, Jozef'e göz olurken Jozef de onlara "hareket" olmaktadır. Tabii burada yol boyunca onlara eşlik eden, bakan ve sonunda Josef'e aşık olan Claude'u da unutmamak gerekir...
Şimdi, film hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra bu öykünün aslında gerçek, yaşanmış bir olaydan uyarlandığını belirtmekte fayda var. Ama gerçeğinde iş sadece genelevde bitmemiş! Filmde Philip olarak karşımıza çıkan gerçek boyundan aşağısı felçli kahraman Asta Philpot daha sonra, bütün özürlü/ engelli insanların bakire olarak ölmemeleri gerektiğini ve tek başlarına bu yolcuğu yapabileceklerini düşünerek "Brothel" işini yapmaya başlamış. Filme konu olan seyahate 2007'de görme engelli Lee ve motorsiklet kazası sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum olan Shah isimli arkadaşlarıyla çıkmış. Aslında filmin bittiği yerde de onun hikayesi başlamış (onun hikayesini okumak için buraya bakabilirsiniz). Ancak öyle anlaşılıyor ki gerçek hikayedeki arkadaşlık bağları, filmin üzerine kurulu olduğu arkadaşlık bağları kadar güçlü değil...

Solda; filmin üç kahramanı Lars, Jozef ve Philip, sağda; gerçek hikayenin üç kahramanı Shah, Asta Philpot ve Lee.
Son olarak filmin müziklerinin de film kadar muhteşem olduğunu belirtip, sizi filmdeki en muhteşem parça  Papermouth'un söylediği Drawn to Flame ve filmden görüntülerle başbaşa bırakalım...